Zamanın Olmadığı Yere Yolculuk
Bu öykü, Kiltablet Öykü'nün "Kapı-Duvar" temalı Nisan sayısında yer almıştır.
Zamanın
yoluna çıkamayız. Tuğlaları üst üste dizip ilerlemesini
engelleyemeyiz. Kendimizi hayali sayılardan birine zincirleyip
herhangi bir saatte kalmakta ısrar edemeyiz. Hünerli bir katil
gibi. Parmak izi bırakmadan etimizi lime lime etmesini
izleyebiliriz. Sonsuza kadar ilerleyip bir defa bile lehimize
işlemeyecek olan zamandan kurtulmanın yolunu bulanlar için ileri
geri konuşarak içimizi soğutabiliriz. Tüm bunların mümkün
olmaması, denenmeyecekleri anlamına gelmiyor elbette. Küçük bir
sır: Bu defa çok yaklaşmışlardı.
Görünmez
bir gücün boyunduruğu altında yaşamak istemediklerine karar
verenler, adını henüz koymadıkları bir teşkilat kurmaktan geri
kalmadılar. Başkanı olmadan, kırbacıyla yola getireni, kuralı,
sorgusu ve suali olmadan yalnızca düzenden nasibini alanların
öfkesiyle oluşmuş bir şeydi.
Göz perdeleriniz kalkmadan göremeyeceğiniz kapıların, duvarların
ardında vadedilmiş cenneti keşfedenlerin düşüydü. Mensupları
bilinmez bir teşkilat için yeterince üstü kapalı konuştuk.
Onları nerede bulabileceğimizi ve neden bulmamamız gerektiğine
bakalım.
Çoğumuzdan daha aklı başında olanlar tarafından oluşturulduğuna
itiraz edenleriniz olacaktır. Hiçbir silahın ateşlenip
delemeyeceği bir düşman edinmek herkesin harcı değil. Uzun ve
hakaret dolu bir mektup yazıp tüm teşkilatın çığlıkları
eşliğinde var gücünüzle okusanız bile utanacak kimse
çıkmayacak.
Bu yüzden başka bir yol seçildi. Dünyanın sınırından çıkıp
zamandan kopmak.
***
Zamanın
olmadığı yere yolculuk için kesilmiş biletlerin sahiplerince
yaşamaya heves etmek, sonsuza dek yok edilmiş bir hayal olarak
kalacaktı. Her
ne yapıyorsa içinden gelerek yapan herkes gibi onlar da
varlıklarını adadılar.
Sonucu kestiremeyerek.
Mevsim
geçişlerini bilirsiniz. Çeşitli ruhsal bulantıların hava
olaylarının isterik seyriyle karışması dünyanızı karartır.
Böyle günlerde geçen ya da geçmek bilmeyen zamandan yeterince
nefret ediyorken akşam haberlerinde yarına bir saat geriden veya
ileriden başlayacağınızı duyabilirsiniz. Gün ışığından
daha fazla yararlanılması için uykunuzdan çalınanlar hiçbir
olağanüstü kurultayın gündemi olmayacağı için ne deseniz az.
Yetkililerin, “Aman ha! İşe, okula geç kalmayın!” sırıtmaları
yüzünden tadınız yeterince kaçtı mı? Teşkilat neden var
sanıyorsunuz?
Kurtuluşun
yolunu erken bulanlar çalışmaya başlamıştı neyse ki. Hükümetin
yine gün dönümü yüzünden saatlerin ayarlarıyla oynanacağını
salık verdiği günlerdi. Artık son damla, bardağın dış
yüzeyinden aşağı, zeminle birleşip yok olmak üzere süzülüyordu.
Kasabadaki fısıltılar küçük şehirlere, sonra daha büyüklerine,
oradan da ülkenin tamamına yayılmıştı. Yetkililer, yetkililerin
tanıdıkları, hatta onları tanıma ihtimali bulunanlar hariç
herkes zamanın görünmez çarkından kendini boşluğa bırakmakmayı
konuşuyordu. Gizli toplantılar, posta kurumuna bulaşmadan el
altından gönderilen, alınan mektuplar, satır aralarının
okunması gereken duyurular... Ülke sessizlik içinde adeta
çalkalanıyordu.
Duvarlarda
kocaman posterler vardı. Bir tiyatro oyunu afişi gibi hazırlanmıştı
ama o şehirdeki teşkilat toplantısının lokasyon bilgilerini
söylüyordu. “Zamane
İnsanları” oyunumuza hepiniz davetlisiniz. Biletler gişeden
temin edilecek olup şu gün, şu saatte burada olmanız
gerekmektedir. Aklınıza gelen herkese haber vermeyi unutmayınız!
Ya
da teşkilata girmiş reklamcıların, haber spikerlerinin radyo
programlarıyla mutfaklara, salonlara, arabalara sızması. “İyi
akşamlar sevgili dinleyiciler, öğle haberleri kuşağıyla
karşınızdayız. Aman saatlerinizin ayarlayırla oynamayın,
görüyorsunuz ki zamanın affı yok.”
ve “Duydu
duymadık demeyin, geçmek bilmeyen günlere üzülmeyin, 48C
Caddesi’yle 44A’yı birleştiren köşede duvara asılı olan
saat ne diyorsa o!”
gibi şeyler.
Sadece teşkilattakilerin anlayabileceği mesajlarla, kodlanmış
adresler verilmiş, orada bulunan saat buluşma saati olarak
ayarlanmıştı. Zamanın hiç kullanmadığı bir uzvu olmaktan
kurtulacak insanlar için son tarih verilmişti. Haberleşmeler bu
şekilde sağlanırken teşkilatın her bir üyesi büyük gün için
kendi hazırlıklarını da sürdürüyordu. Herkes kendi şehrinde,
kasabasında, köyünde karanlık çöktüğü, çıt çıkmadığı
andan itibaren ortak buluşma noktasına gitmek için yola
koyulacaktı. Öncelikle kapıların en yavaş şekilde nasıl
açıldığını, en sessiz ayakkabı tabanlarını ve çocuklu
aileler için uygun bir yol bulmalıydılar. Bunların hepsi bir
şekilde hallolduktan sonra geriye beklenen saatin gelmesi kalmıştı.
Şimdi yapılacak şey durumdan haberdar olmaması gereken kimseyi
uyandırmadan zamanın olmadığı yere yolculuğun başlatılmasıydı.
Ülkedeki
herkes, zamanın keşfedilmediği yeri bulmayı hayal edenler,
evlerinin ışığını kapatıp komşularına uyumuş izlenimi
veriyorlardı. Sokak lambalarının denk geldiği camlardan
anlaşıldığı kadarıyla gergin bekleyiş büyük boydaki
insanları evin içinde dört döndürüyordu. Küçükler ise
sarsılarak uyandırılıp kucaklanarak ya da sürüklenerek evden
çıkarılana dek eğlenceli rüyalar görüyorlardı.
***
Teşkilatın
hareket saati geldi.
Ne
yazık ki harekete geçmesini umduğunuz teşkilatın değil. Her
adımın er ya da geç karşılığını bulduğu sistemlerde
toplumların sessiz olmayı başarması mümkün olmuyor. Muhtemelen
kulaktan kulağa konuşulanların alt kademede bile olsa bir
yetkiliye rastlayıp daha resmi kulaklara fısıldanması sonucu
felaket yeşermeye başlamıştı. Zamane teşkilatları diledikleri
kadar hayalet olamıyor.
Devletin
üst kademeleri bugüne kadar karşılaştıkları en sessiz anarşiyi
fark ettiklerinde afalladılar. Yazılı kanunlarda herhangi bir suç
karşılığı bulunmasa da planları gerçekleştiğinde bu
teşkilatın toplumda nasıl bir infial uyandıracağı fikri
yeterince korkunçtu. Canının istemediği her şeyden sinsi bir
örgütlenmeyle kurtulan insanlar hiçbir otoritenin işine gelmezdi.
Öyleyse daha sinsi ve daha teçhizatlı bir planla kolayca
haklarından gelinmeliydi.
Gizli
teşkilata, artık daha gizli olan devlet teşkilatından ajanlar
sızdırıldı. Zamanın kelepçelerinden kurtulmak istediğini her
fırsatta söyleyen heyecanlı birileri gibi davranıp teşkilatın
önemli noktalarında görev almayı başardılar da. Böylece planın
çökmesine yol açacak bilgileri elde etmek kolaylaşacaktı. Az
önce teşkilattakilerle birlikte okuduğumuz tiyatro oyunu afişi,
dinlediğimiz radyo haberi ve reklamı, önemli noktalara getirilen
ajanlarca hazırlandı.
Yeterli
bilgiye sahip olmasak da balıkçıların oltanın ucuna
taktıklarıyla balıkları nasıl kandırdığını hepimiz biliriz.
Teşkilat, misinanın ucundaki yeme hücum ediyordu. Sorgulamadan
inanılan buluşma saati, üzerine ikinci kez tartışılmadan
kesinleştirilen istikamet... Hepsi devlet tarafından belirlenmişti.
***
Beklenen
saatin gelmesiyle heyecana kapılanlar yanlarına almaları
gerekenleri kucakladıkları gibi -yiyecek sepeti, battaniye,
çocuk...- dışarı çıktılar. Her birinin ev kapısından bir
adım önüne boylarınca duvarlar dikilmişti. Hızını alamayıp
çarpanlar gerisin geri evlerinin içine düşmüşlerdi. Duvarı
örenlerin istedikleri de buydu. Herkesin yuvasına çekildiği akşam
saatlerinden gecenin bu saatine kadar hummalı bir çalışmayla
teşkilattaki herkesin zamandan kurtulmaya çalışırken duvara
toslaması sağlanmıştı.
Kapılarından
rahatça çıkıp duvara ya da en ufak çelmeye bile takılmadan
planı işletebilselerdi ne olacaktı bilmiyoruz. Zamanın olmadığı
neresi varsa daha sinsi bir teşkilat kurup oraya gitmeyi isteriz
elbette ama henüz duvarlarda asılı nottan hiçbirinize
bahsetmedik:
“Sevgili
ve saygıyı son derece hak eden zamane teşkilatı mensupları,
Bilmenizi
isteriz ki, çabalarınız takdire şayan. Hatta öyle ki, bu fikrin
ilk hanginizin aklına geldiğini söylerseniz ona değerli
madenlerden yapılmamış bir madalya bile takabiliriz. Fakat
söylemekten geri duramayacağız; dünyaya gelmiş her insan gibi
içine doğduğu sistemin nimetlerinden nasiplenmeyi göz ardı
edişiniz devletimiz adına utanç kaynağı olmuştur. Bu dünyada,
kendi ulusunuzun devleti dahil olmak üzere, güvenebileceğiniz
insan yoktur ki birlikte böyle bir yolculuğa çıkılsın. Oysa
zaman şu ana dek hiçbirinizi yanıltmamıştır. Buna
yeltenmemiştir bile. Tek yaptığı öylece akıp gitmek. Bir zahmet
ayak uydurunuz.
Sizden
daha gizli bir diğer teşkilat.”
Yorumlar
Yorum Gönder